Çin'in Ekonomik Daralmasının Küresel Etkileri ve Girdiği Ticaret Savaşı

Son dönemlerde Çin ekonomisi, ABD ile yaşadığı ticaret savaşlarının ve artan gümrük tarifelerinin etkisiyle önemli bir daralma sürecine girmiştir. S&P Global'in raporuna göre, 2025 yılı için öngörülen ekonomik büyüme %3,5, 2026 için ise %3 olacaktır. Asya-Pasifik baş ekonomisti Louis Kuijs, ABD'nin gümrük tarifelerine yanıt olarak Çin'in ABD'ye olan ihracatında keskin bir düşüş beklediklerini belirtmiştir. Çin'in toplam ihracatının 2025'te %5'ten fazla, 2026'da ise %6'dan fazla düşmesi öngörülüyor. Bu durum, Çin gibi ihracata dayalı ekonomilerin iç talepteki düşüşle birleştiğinde ne kadar kırılgan bir yapı sergileyebileceğini göstermektedir. Çin imalat sanayi, Nisan 2025'te Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) itibarıyla son 16 ayın en düşük seviyesine gerilemiştir. Özellikle yeni siparişlerin ve yeni ihracat siparişlerinin düşmesi dikkat çekiyor. Hükümetin iç talebi destekleme çabalarına rağmen, emek yoğun sektörlerdeki zayıflamanın ne kadar derin olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu, yalnızca Çin ekonomisini değil, aynı zamanda küresel pazarı da etkilemekte, deflasyonik baskılar yaratmaktadır. Petrol fiyatlarına dair gelişmeler de dikkat çekici; OPEC+ ülkelerinin üretim artırma kararları, küresel petrol piyasasında dalgalanmalara yol açmaktadır. Ek olarak, Warren Buffett’in Berkshire Hathaway şirketinin hisse portföyünü küçültmeye devam etmesi, yatırım dünyasında temkinli bir duruşun sürdüğünün bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Çin'in içindeki ekonomik daralmanın getireceği riskler, yalnızca Asya-Pasifik bölgesi ile sınırlı kalmayıp, dünya genelindeki stratejik dengelerin yeniden şekillenmesine yol açabilir. Sonuç olarak, bu olumsuz gelişmeler, piyasalarını etkilemekle kalmayıp, uluslararası ticaret ve yatırım kararlarını da doğrudan etkileyebilir. Ekonomik büyüme tahminlerinin aşağı revize edilmesi, yatırımcıların geleceğe dönük stratejilerini belirlemede önemli bir faktör olacaktır.