15.5 milyon oy ile Cumhurbaşkanı adayı ilan edilen İmamoğlu'nun tutuklanmasına yönelik AKP cephesinden de eleştiriler gelmeye devam ediyor.

Son günlerde Türkiye'nin siyasi sahnesinde önemli gelişmeler yaşanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 23 Mart'ta tutuklanmasının yankıları sürüyor. 15.5 milyon oy alarak Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilen İmamoğlu'nun durumu, sadece kendi tabanı içinde değil, genel kamuoyunda da ciddi tartışmalara yol açtı. Özellikle AKP'nin kurucularından ve Erdoğan'ın eski yol arkadaşı olan Bülent Arınç, konuya dair cesur değerlendirmelerde bulundu. TV 100'de yayımlanan bir programda, İmamoğlu'nun diplomasının iptali ve tutuklanmasıyla ilgili hukuki durumu eleştiren Arınç, 'Bu diploma 35 sene sonra iptal edilemez, kazanılmış hak diye bir şey vardır' diyerek mevcut hukukun ihlal edildiğini vurguladı. Arınç, İmamoğlu'nun ve diğer CHP'li belediye başkanlarının siyasi tutukluluk durumunun adil bir yargılama ile ele alınması gerektiğini belirtti. Arınç'ın çıkışı, kendi partisi içinde 'çalkantı' yaratma potansiyeline sahip. Zira AKP içindeki bazı isimlerin, İmamoğlu'na yönelik tutumlarına açıkça karşı çıkarak muhalefetle dayanışma gösterdiği izlenimi oluşturdu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel'in '19 Mart siyasi darbesi' açıklamaları da Arınç tarafından eleştirildi. 'Bu tür söylemler, siyasi arenada daha fazla bölünmeye yol açar' diyerek, partizan bir üslubun kabul edilemeyeceğini ifade etti. Arınç'ın açıklamaları, Türkiye'deki mevcut siyasi iklimin ne kadar karmaşık olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Yargının siyasi baskılar altında kaldığı, hukukun üstünlüğünün sorgulandığı konuşmalar, ülkedeki güvenlik ve adalet sisteminin durumunu eleştiriyor. Arınç gibi Allah'a emanet olmuş bir siyasinin, geçmişteki cuntacılığı hatırlatması ve günümüzdeki süreci eleştirmesi dikkat çekici. Ancak bu tür eleştirilerin, eleştiren tarafı daha da zor bir duruma sokabileceği de aşikar. TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca'nın Anayasa Mahkemesi kararını okuması, Arınç'ın 'gereği yapılmalıdır' sözleri, Türkiye'de yasa ve hukukun daha etkin işleyebilmesi adına güçlü bir çağrı olarak değerlendirilebilir. Ancak, İmamoğlu'nun (ve benzeri siyasi figürlerin) tutuklanması ve hapis cezası gibi hukuki süreçlerin, siyasi bir taraf olarak algılanması gelecekte daha büyük tartışmalar yaratabilir. Bu durum, toplumdaki keskin ayrışmalara ve kutuplaşmalara zemin hazırlıyor. Sonuç olarak, Türkiye’nin siyasi iklimi bir kez daha temellere iniyor. Hükümetin uygulamalarına yönelik eleştiriler artarken, muhalefetin seslenişleri de daha çok dikkat çekiyor. Bu durum, önümüzdeki süreçte Türkiye'nin demokrasi ve hukukun üstünlüğü konusundaki ilerleyişini doğrudan etkileyecek gibi görünüyor. Özetle, Bülent Arınç’ın bu bağlamda yaptığı açıklamalar, sadece İmamoğlu’nun durumunu değil, aynı zamanda Türkiye’nin genel siyasi geleceğine dair de önemli ipuçları veriyor.