Kaydedilen makaleler

Henüz yer işaretlerinize herhangi bir makale eklemediniz!

Makalelere göz at
Newsletter image

Bültene Abone Olun

Yeni yazılar, haberler ve ipuçları hakkında bildirim alan 10 bin+ kişiye katılın.

Endişelenmeyin, spam göndermiyoruz!

KVKK Uyumluluğu

Web sitemizde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezleri kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek, Çerez Politikası, Gizlilik Politikası ve Kullanım Koşulları'nı kabul etmiş olursunuz.

31 Mart kriziyle bozulan dengeler nedeniyle yükseltilen faizler ekonomide durgunluğa yol açacak mı? Piyasalar bu sorunun yanıtını aramaya başladı.

Son dönem Türkiye ekonomisi, 31 Mart kriziyle beraber ciddi bir belirsizliğe sürüklendi. Bu durum, özellikle yükseltilen faizlerin etkisiyle ekonomideki durgunluğun artıp artmayacağı sorusunu gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi politikaları çerçevesinde yürütülen program, 2023 Mayıs'ta yumuşak bir başlangıç yapmakla beraber, büyümenin korunması hedefi ile biçimlenmiştir. Ancak, bu programın yapısal reformlar ve tedbirler içermemesi, sadece faiz ve kurun kontrolü üzerine kurulması, uzun süreli bir sürdürülebilirlik sağlamaktan uzak görünüyor. 2024 yerel seçimlerinin yaklaşmasıyla, ‘şok faiz’ uygulamasına gitmemek amacıyla zamanla uzatılmış tartışmalı bir programa dönüşen bu yaklaşım, ekonomide tam anlamıyla bir kırılganlık yaratmış durumda. Özellikle siyasi kaygıların ve kararların programın seyrini etkileme riski, ekonomideki belirsizliğin artmasına katkıda bulunuyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, artan faiz oranlarının talebi azaltacağını ve enflasyonu düşüreceğini öngörse de, bu tahminlerin arkasındaki güvenilirlik, iktisatlar açısından sorgulanıyor. 19 Mart krizinin etkisiyle faiz oranlarının %50 seviyesine kadar ulaşması, yalnızca kurun kontrolünü sağlamanın yetersiz olduğu bir görüntü sunuyor. Ekonomik aktivitelerin sarsılması ve halka verilen sözlerin tersine, talebin daralması tehlikesi göz önüne alındığında, kriz yönetiminin hem iktisatçıların hem de ekonomi yönetiminin beklediğinden çok daha ağır olduğu anlaşılıyor. Bir noktada, aslında şu an yaşanan istikrarsızlığın, 1990’ların ortalarındaki ekonomik durgunluğa yönelttiği korkular, artık yavaş yavaş somut bir gerçeğe dönüşüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, mevcut durumu düzeltebilmek adına istikrarsız politikalar sürdürme konusunda attığı adımlar, hem vatandaşların hem de iş dünyasının umutlarını defalarca söndürdü. Siyasi baskının ve belirsizliklerin sürdüğü bu ortamda, Erdoğan’ın uzun süreli bir durgunluğa izin vermesi pek olası görünmüyor. Şayet bu böyle devam ederse, Türkiye’yi 1990’lardaki ekonomik belirsizlikler ve yüksek enflasyon dönemine götürecek bir süreç baş gösterebilir. Dolayısıyla, kısa ve orta vadede etkili bir ekonomi politikası geliştirilmeden atılacak her adım, durumu daha da kötüleştirebilir ve toplumun genel geçim şartlarını tehdit edebilir.

Tarafsızlık Analizi

Tarafsızlık Puanı:
75/100
Tarafsız Taraflı
Bu haber  21  farklı kaynaktan analiz edilmiştir.
Tarafsızlık Değerlendirmesi: Haber, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi politikalarını eleştirel bir şekilde incelerken, özellikle yükseltilen faizlerin olası etkilerine dair kaygıları ön plana çıkarıyor. Bu durum, haberdeki anlatımın siyasi bir tarafgirlik gösterebileceği izlenimini veriyor. Ayrıca, yalnızca bir siyasi figür üzerine yoğunlaşarak onun kararlarını ve etkilerini sorgulaması, haberin taraflı bir bakış açısıyla yazıldığı anlamına geliyor.

Yorumlar

Bu Makale Hakkında Önemli Sorular

Düşün ve Değerlendir

Bu konuyla ilgili: