ABD Doları ve Tahvil Getirileri Arasındaki Kopuş: Ekonomik Amaçlar ve Politika Belirsizlikleri
Son yıllarda, ABD hükümetinin borçlanma maliyetleri ve doların değeri genellikle paralel bir seyir izliyordu. Bu durum, yüksek tahvil faizlerinin ABD ekonomisinin gücünü gösterdiği ve yabancı sermaye girişlerini desteklediği anlamına geliyordu. Ancak, Nisan ayı itibarıyla Trump’ın açıkladığı “kurtuluş günü” tarifeleri, bu dinamikleri köklü bir şekilde değiştirdi.
Özellikle 10 yıllık ABD tahvil getirisi %4,16’dan %4,42’ye yükselirken, dolar diğer para birimlerine karşı %4,7 değer kaybetti. Bu süreçte tahvil getirileri ile dolar arasındaki korelasyon son üç yılın en düşük seviyesine geriledi.
Normal Şartlar ve Yeni Riski
UBS’in G10 döviz stratejileri başkanı Shahab Jalinoos, yüksek tahvil getirilerinin normal şartlarda güçlü bir ABD ekonomisi sergilediğini belirtirken, mevcut durumu değerlendirdi. Jalinoos, "Eğer tahvil getirileri, ABD borcunun daha riskli hale gelmesi nedeniyle yükseliyorsa ve bunun arkasında mali kaygılar ile politika belirsizlikleri yatıyorsa, o zaman paralelde bir zayıflama da görmek mümkün," dedi.
Aslında, Trump’ın açıkladığı “büyük ve güzel” vergi paketi sonrasında Moody’s’in ABD’nin kredi notunu düşürmesi, yatırımcıların bütçe açığının sürdürülebilirliği noktasında endişeleri artırmıştı. Bu durum, tahvil fiyatları üzerinde olumsuz bir baskı oluşturmuş durumda. Apollo başekonomisti Torsten Sløk’a göre, ABD hükümetine ait kredi temerrüt takas (CDS) primleri Yunanistan ve İtalya seviyelerine yaklaşıyor.
Piyasa Güvencesinin Sarsılması
Trump’ın, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’a yönelik eleştirileri piyasalar üzerinde tedirginlik yaratmaya devam ediyor. Powell'ı Beyaz Saray'a çağırarak faiz indirmediği için hata yaptığına ilişkin ifadesi, piyasalara önemli bir belirsizlik katıyor. Citadel Securities’in küresel faiz oranları ticareti başkanı Michael de Pass, "ABD dolarının gücü, hukukun üstünlüğü, merkez bankasının bağımsızlığı ve öngörülebilir politikaya dayanır. Ancak son üç ay, bu unsurların sorgulanmasına neden oldu," diyerek, dolara olan güvenin zedelenme riskine dikkat çekti.
Yeni Bir Dönem ve Yatırımcı Stratejileri
ABD Hazine tahvili getirileriyle dolar arasındaki bu uyumsuzluk, eski dönemlerle kıyaslandığında belirgin bir kırılma yaşandığını gösteriyor. Amundi’nin küresel döviz başkanı Andreas Koenig, bu durumun güvenli liman arayan yatırımcılar için riskleri artıracağını belirtti. "Doların bir denge unsuru olduğu dönemler portföy istikrarı sağlarken, artık bu denge bozuluyor," değerlendirmesinde bulundu.
Goldman Sachs analistleri de yatırımcıların varlık sınıfları arasındaki korelasyonlarda temel bir değişim olup olmadığını merak ettiklerini ifade etti. Son dönemde doların zayıflaması, tahvil getirilerinin yükselmesi ve hisse senedi fiyatlarının düşmesi, daha önce yaygın olan yatırım stratejilerini zora soktu.
İştirak edilmesi gereken yeni bir yaklaşım da mevcut. UBS’ten Jalinoos, "Politika belirsizliği arttıkça yatırımcılar hedge oranlarını yükseltme eğiliminde oluyor. Bu oranlar artarsa, bu durum dolara karşı milyarlarca dolarlık satışa yol açabilir," dedi.
Sonuç olarak, Goldman Sachs analistlerinin öngörülerine göre, yatırımcılar doların zayıflamasına karşı alım yapma noktasında pozisyon almaya yönelmelidir. Euro, Japon yeni ve İsviçre frangı karşısında doların değer kaybı sürme riski taşıyor; bu da altın gibi değerli madenlere yönelimi artırma potansiyelini beraberinde getiriyor.
Tarafsızlık Analizi
Bu Makale Hakkında Önemli Sorular
