ABD'de federal yargıç Türk öğrenci Öztürk'ün Vermont'a nakledilmesine hükmetti

ABD'de Türk öğrenci Rümeysa Öztürk'ün gözaltına alınması ve uluslararası öğrencilerin hakları üzerine tartışmalar artıyor. Öztürk, 25 Mart'ta iftar yemeğine giderken yüzleri maskeli 6 Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) görevlisi tarafından gözaltına alındı. Bu tutuklama, onun Filistin'e destek verdiği gerekçesiyle gerçekleştirildiği iddialarıyla sarmalanmış durumda. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Öztürk'ün öğrenci vizesinin iptal edildiğini ve sınır dışı edileceğini açıkladı. Times'a göre, ABD hükümeti, hakkındaki gözaltı ve sınır dışı edilme sürecinin temelini, Öztürk’ün yazdığı bir köşe yazısına dayandırıyor. Federal yargıç William K. Sessions, avukatların başvurusu sonucu Öztürk’ün Louisiana'dan Vermont’a nakledilmesi konusunda bir karar verdi. Sessions, bu durumu değerlendirirken, Öztürk’ün gözaltına alınmasıyla ilgili ciddi anayasal endişeler duyduğunu ifade etti. Bu durumun, sadece Öztürk için değil, diğer uluslararası öğrenciler için de emsal teşkil edebileceği düşünülüyor. Bu bağlamda, Tufts Üniversitesi'nin de Öztürk'ün serbest bırakılmasını talep ettiği ve bu sürecin okulun uluslararası topluluğu üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin altını çizdiği biliniyor. Rümeysa Öztürk, 9 Mayıs'ta yapılacak yeni bir kefalet duruşması öncesinde 1 Mayıs'a kadar Vermont'a nakledilecek. Olayın toplumsal boyutu da dikkat çekici. Tufts Üniversitesi öğrencileri, Rümeysa’nın serbest bırakılması için eylemler düzenlemeye başlamış durumda. Ayrıca sosyal medya aracılığıyla, destek mesajlarının iletilmesi için bir platform oluşturulması, Öztürk'ün durumunun kamuoyunda daha görünür hale gelmesine katkı sağlayacaktır. Bu olay, ABD’deki eğitim sisteminin yanında göçmenlik yasalarının tartışma konusunu da gündeme getiriyor. Gözaltına alınmaların gerekçesi hâlâ tartışmalı iken, bu durumun, özgür düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlali olabileceğine dair kaygılar artmakta. Üstelik, bu tür gelişmelerin, uluslararası öğrencilerin ABD'de eğitim alma isteklerini etkileyebileceği düşünülüyor. Öztürk'ün vakası, hem göçmenlik yasaları hem de akademik özgürlükler açısından hayati bir tartışma yürütmekteyiz. Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk’ün durumu, göçmenlik yasaları, akademik özgürlük ve ifade özgürlüğü konularında verdiğimiz mesajlar açısından oldukça kritik ve sembolik bir örnek teşkil etmekte. Umarım bu tür olaylar, gelecekte benzer ihlallerin yaşanmaması adına bir ders niteliğinde olur. Citizen Rights’in korunmasının önemli olduğu günümüzde, bireylerin görüşlerini savunabilecekleri bir ortam sağlanması gerektiği açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.