Bu hafta nisan ayı enflasyon verileri açıklandı.

Bu hafta nisan ayı enflasyon verileri açıklandı ve 2025 yılının ilk dört aylık enflasyon oranı netlik kazandı. Hükümet yetkilileri, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilerin enflasyonun düşüş eğiliminde olduğunu belirtirken, vatandaşlar bu durumu sorgulamakta ve 'enflasyon düşüyor ancak her şeyin fiyatı artmaya devam ediyor' şeklinde eleştirilerde bulunmaktadır. Bu noktada dikkat çekilmesi gereken önemli bir husus, enflasyon oranlarının düşmesinin fiyatların düşmesi ya da sabit kalması anlamına gelmediğidir. Enflasyonun aylık bazda artmaya devam etmesine rağmen, geçen yılın aynı aylarına göre düşmesi, fiyatların artmaya devam ettiği ancak artış oranının azaldığı anlamına gelmektedir. TÜİK tarafından açıklanan veriler, memur ve emeklilerin enflasyondan kaynaklanan kayıplarının karşılanması için Temmuz ayında enflasyon farkı verilmesi gerektiğini göstermektedir. İlk dört ayda SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin enflasyon farkı %13.36 olarak belirlenirken, memur ve memur emeklilerinde ise bu oran %12.29 olmuştur. Temmuz ayında %17-18 arasında bir enflasyon farkı ortaya çıkabileceği öngörülmektedir. Bu durum, emeklilerin alacakları aylıklarda belirgin bir artış olacağı anlamına gelmekte; SSK ve Bağ-Kur emeklileri yaklaşık %17-18 oranında bir fark alabilecektir. Temmuz ayında belirlenen enflasyon oranları, asgari ücret kadar diğer çalışanların ücretleri üzerinde de etkili olacaktır. 2025 yılının başında asgari ücrete %30 oranında bir zam yapılmıştı. Ancak, Temmuz'da beklenen yüksek enflasyon farkı nedeniyle, asgari ücrete ek bir zam yapılmaması olası görünmektedir. Eğer asgari ücrete zam yapılmayacaksa, bu durum diğer çalışanların maaşlarına da yansımayacak ve işverenler tarafından zam yapılmayacağı tahmin edilmektedir. Özellikle Temmuz ayındaki enflasyon oranlarının sonrasında en düşük emekli aylığının 17.000-17.250 TL bandında olacağı öngörülmektedir. Ancak mevcut ekonomik şartlar göz önüne alındığında, memur, emekli ve diğer çalışanların bu oranlardan pek tatmin olmayacağı ve geçim sıkıntısının daha da fazla hissedileceği değerlendirilmektedir. Söz konusu oranlar, ekonomik belirsizlik, yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri göz önüne alındığında, toplumun çeşitli kesimlerinde ciddi bir endişe yaratmaktadır. Sonuç olarak, enflasyon oranlarının düşmesi, hükümetin açıkladığı rakamlarla sınırlı kalmakta ve gerçek hayatta yaşanan enflasyon etkisini tam olarak yansıtamamaktadır. Ekonomik performansın geliştirilmesi ve toplumun en alt kesimlerini de kapsayan bir politika izlenmesi gerekmektedir.