CHP’ye kayyım atanacağı iddiası üzerine gözaltına alınan Rasim Ozan Kütahyalı'nın gazetecilere yönelik tepkileri

Son günlerde Türkiye gündeminde oldukça dikkat çekici bir mesele var: CHP'ye kayyum atanacağı iddiası ile kendisine, kanala ve medyaya yönelik gerçekleşen eleştiriler. Rasim Ozan Kütahyalı'nın sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalar, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve dolayısıyla Türkiye'nin siyasi atmosferini hedef alan içerikler taşıyor. Kütahyalı'nın 'Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında soruşturma başlatması ve gözaltına alınması, medya camiasında geniş yankı buldu. Kütahyalı, sonrası gelişmelerde Halk TV ile yollarını ayıran gazeteciler Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ı savcılığa şikayet ederek, dijital materyallerine el konulmasını talep etti. Bu durum, medyada ise çarpıcı bir tartışmayı ateşledi: Gazetecilerin, kendi meslektaşları hakkında böyle bir şikayette bulunmaları medyanın bağımsızlığını zedeler mi? Kütahyalı'nın avukatı aracılığıyla yaptığı dilekçe, meseleye dair farklı bir boyut açıyor. Advocate tarafından verilen dilekçede, Kütahyalı'nın bilgisayarları ve dijital cihazlarının delil elde etmek için incelenmesi gerektiği belirtiliyor. Bunun yanında, ekonomik kaygılar ve siyasi duruşlar arasında sıkışmış olarak borsa üzerinde de çarpıcı etkiler yaratmış durumda. Medyada yaşanan bu skandallar, yalnızca bireysel bir durum değil, daha büyük siyasi bir çatışmanın da bir yansıması. Merdan Yanardağ'ın da belirttiği gibi, olaylar bir 'diktatörlük' ortamını işaret ediyor. Ekrem İmamoğlu'nun durumu, sosyal medya üzerinde kamuoyunun nasıl manipüle edildiği ve iktidar tarafında nasıl bir baskı oluşturulmaya çalışıldığı üzerine önemli tartışmalar başlattı. Bu tür olaylar Türkiye'nin istikrarına dair ciddi sorunlar doğurmakta ve gazeteciliğin doğasını sorgulamaya itmektedir. Kütahyalı'nın durumu, gazeteciliğin getirdiği sorumlulukları ne kadar önemsediğini de gösteriyor. Kendi kendini eleştirme ve kamusal diyalog kurma anlamında Kütahyalı'nın duruşu, eleştiriye ne kadar açık olduğu konusunda sorular yaratıyor. Sonuç olarak, Kütahyalı'nın medyadaki varlığı, hem bireysel hem de toplumsal düzlemde önemli tartışmalara yol açıyor ve kimseyi ilgisiz bırakmıyor.