Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Mevduat Faizleri ve Stopaj Oranlarında Değişiklik Yok, Süre Uzatıldı

Dün yayımlanan Resmi Gazete’deki Cumhurbaşkanlığı kararı, Türkiye ekonomisinde önemli bir etki yaratabilecek bir gelişme olarak öne çıkıyor. Mevduat faizi ve Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına ilişkin stopaj oranlarında herhangi bir değişiklik yapılmaması, özellikle yatırımcılar ve tasarruf sahipleri açısından büyük bir merakla karşılanmıştır. 1 Şubat’ta alınan bir kararla mevduatlarda 6 aya kadar olan vadelerde stopaj oranı yüzde 15’e, bir yıla kadar olan vadelerde yüzde 12’ye ve bir yıldan uzun vadelerde ise yüzde 10’a çıkarılmıştı. Dünkü karar, mevcut oranların korunduğunu ancak süre uzatılarak 31 Temmuz'a kadar geçerli olacağı bilgisini veriyor. Ekonomik belirsizliklerin sürdüğü bir ortamda, bu durum yatırımcıların nasıl bir karar alacağı konusunda kafa karışıklığı yaratabilir. Son günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik başlattığı soruşturma sonrası para piyasalarında yaşanan oynaklık, TL mevduat faizlerinin gerektiğinden fazla yükselmesine neden olmuş gibi görünüyor. Merkez Bankası verilerine göre, İBB’ye yönelik soruşturmaların öncesinde yüzde 49.91 olan 1-3 aylık TL mevduat faizi, 18 Nisan itibarıyla yüzde 55.68’e kadar yükselmiş durumda. Bu, yaklaşık son 3.5 ayın en yüksek seviyesine işaret ediyor. Yüksek faiz oranları, tasarruf sahiplerini TL mevduatlarına yönlendirirken, KKM hesaplarının cazibesinin azalması da dikkat çekiyor. Bu hesaplardan çıkan miktarlar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre 18 Nisan haftasında 21.5 milyar TL’lik bir gerileme yaşadı. KKM hesaplarının toplam değeri 706.6 milyar TL’ye düştü ve yaklaşık yüzde 3'lük bir azalma gösterdi. Özetle, dünkü Resmi Gazete duyurusu, yatırımcılar için belirli bir istikrar sağlamış olsa da, piyasalarda hala devam eden belirsizlik ve volatilite, bireysel yatırımcıların ihtiyaçlarına göre daha dikkatli kararlar almalarına yol açabilir. Yüksek faiz oranları ile birlikte betimlenen bu karmaşık tablo, yerel ve uluslararası ekonomik dinamiklerin ne denli etkileşim içinde olduğunu gözler önüne seriyor. Bu durum yatırımcılar açısından bir risk faktörü oluştururken, aynı zamanda devletin ekonomi politikalarının sürdürülebilir olup olmadığına dair önemli soruları gündeme getiriyor.