Doların Saltanatı Sürüyor: Alternatifler Yetersiz Kalıyor
Donald Trump’ın ticaret savaşlarını başlatmasının ardından, "doların saltanatı bitiyor" diyenlerin sayısı giderek artıyor. Ancak ekonomiye dair derin bir anlayışa sahip olan Cornell Üniversitesi’nden Prof. Eswar Prasad, bu konuda daha temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Prasad, "Dolar koltuğundan kendi isteğiyle kalkmaz. Bir rakip çıkıp onu oradan indirmeli. Ama kimse buna hazır değil," diyerek mevcut durumun ciddiyetine işaret ediyor.
Prasad, Foreign Affairs dergisinde yayımladığı yazıda, Trump döneminin merkez bankası bağımsızlığını zedelediğini ve hukuk devleti ilkelerini sarstığını ifade ediyor. Ancak, bu olguların doların hâkimiyetini sona erdirmeye yetmeyeceğini de vurguluyor. Asıl problemin, alternatif para birimlerinin zayıf olması olduğunu belirtiyor.
Çin, Japonya ve Avrupa gibi büyük ekonomilere ait varlıkların cazibesi, hâlâ ABD ile baş edemiyor. Özellikle Çin’de sermaye hareketleri kısıtlı, merkez bankası tam bağımsız değil. Avrupa Birliği ise siyasi belirsizlikler ve ekonomik durgunluk ile baş başa kalmış durumda; bu da yatırımcı güvenini olumsuz etkiliyor. Prasad, "Global yatırımcılar için hâlâ en güvenilir liman Amerikan doları. Dolar zayıflıyor gibi görünse de yerine geçecek güçlü bir aday yok," diyor.
Son aylarda ABD tahvillerine olan talebin azalması, "Amerika’dan kaçış" yorumlarını gündeme getirmiştir. Bazı yatırımcılar, ABD’nin artan borç yükü ve yaklaşan vergi kesintileri sebebiyle dolardan uzaklaşmaya çalışıyor. Hatta bu durum, bazı çevrelerce kısa süreli bir "alıcı grevi" olarak nitelendiriliyor. Ancak Prasad, bu durumu geçici bir dalgalanma olarak değerlendiriyor. "Belki hedge fonlar enflasyon endişesiyle ABD tahvillerini satıyor ama bu uzun vadeli bir yön değişimi anlamına gelmeyebilir," şeklinde görüş bildiriyor.
Dolar, küresel rezerv para birimi olarak payı azalsa da, bu durumun bir yıkılış değil, bir evrim süreci olduğunu ifade ediyor. Prasad, "Finansal güç zamanla, sonra bir anda değişir," diyerek tarihi perspektifin önemine dikkat çekiyor. Amerika için böyle bir kırılma noktasının, Trump’ın Federal Rezerv’e müdahalesi ile yaşanabileceği öngörülüyor. Her ne kadar Yüksek Mahkeme, Fed’in bağımsızlığını güvence altına almış olsa da, mevcut başkan Jerome Powell’ın görev süresi sona ermekte. Trump’ın yerine geçecek ismi belirlemesi ise bu süreçte ki en kritik unsur olarak değerlendiriliyor.
Öte yandan, rakip ülkelerin çoğu kendi iç sorunları ile baş etmekte zorlanıyor. Japonya ve Avrupa, ekonomik durgunluk, siyasi karmaşa ve borç sorunları ile boğuşurken, Çin de Komünist Parti’nin katı kontrolü altında büyümeye çalışmakta ve deflasyonla mücadele etmekte.
Prasad’a göre, bu geniş perspektifte tablo değişmediği sürece, doların tahtı sarsılsa da devrilmeyecek. "Bu bir Amerikan istisnacılığı meselesi değil," diyor, "dünya genelindeki zayıf ekonomi ve yönetimlerin yarattığı boşluk sayesinde dolar hâlâ ipi elinde tutuyor."
Tarafsızlık Analizi
Bu Makale Hakkında Önemli Sorular
