Dünya Bankası, Türkiye'nin bu yıla ilişkin ekonomik büyüme tahminini yüzde 2,6'dan yüzde 3,1'e yükseltti.

Dünya Bankası'nın yayımladığı rapora göre, Türkiye'nin 2025 yılı ekonomik büyüme tahmini yüzde 2,6'dan yüzde 3,1'e yükselirken, 2026 yılı için beklentiler de artış gösterdi. Bu raporda, Türkiye ekonomisinin, 2026 yılında yüzde 3,6 büyümesi öngörülüyor. Türkiye için olumlu bir gelişme olarak değerlendirilen bu tahminler, bölgedeki genel ekonomik duruma ve Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma yönelik daha geniş bir çerçeve sunmaktadır. Özellikle ABD, Çin gibi büyük ekonomilerin yayımlanan raporlardaki büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesi, Türkiye'nin ekonomik görünümünü etkileyen önemli bir unsurdur. Türkiye, küresel ticaretteki belirsizliklerin yanında yan etkilere maruz kalmaktadır ve dünya genelinde 127 ülkenin bu yıl büyüme oranlarının düşeceği tahmin ediliyor. Türkiye ekonomisinin büyüme performansının dünya genelindeki sıralamada 2024 yılında 17. sıraya yükselebileceği, ancak yıllar içinde sıralamada dalgalanmaların gözlemlenebileceği belirtiliyor. IMF'nin raporu da Türkiye'nin büyüme oranını yüzde 2,7 olarak güncellemektedir. Ayrıca, Türkiye'nin enflasyon oranının 2026 için yüzde 22,8 olarak öngörülmesi, ekonomik kırılganlıkların devam ettiğine işaret ediyor. Ekonomik verilerin, geniş bir kitle tarafından takip edilmesi ve bu raporların ekonomik aktörler arasında referans alınması, bu tahminleri kritik hale getiriyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin ekonomi yönetiminin, yapılandırıcı önlemler alması ve büyüme ivmesini yakalaması gerektiği ön plana çıkıyor. Türkiye'nin 'kırılgan beşli' arasında yer aldığı ve uluslararası ticaret savaşlarına maruz kaldığı da göz önüne alındığında, alınacak önlemlerin gerekliliği bir kat daha artmaktadır. Dünya Bankası ve IMF'nin tahminlerine şüpheyle yaklaşanların olduğu doğrudur; ancak, bu tahminlerin sürdürülebilir ekonomik büyüme için bir temel oluşturması bakımından önemli bir referans noktası olduğunu bilmek gerekir. Sonuç olarak, Türkiye’nin yüz yüze kaldığı zorluklar net bir şekilde görülmektedir. Eğer 'Türkiye Yüzyılı' ifadesi bir hedef olarak alınacaksa, mevcut büyüme oranları bunun çok uzağında kalmaktadır. Önümüzdeki yıllar Türkiye için hem fırsatlar hem de ciddi zorluklar sunacak. Ekonomik istikrarı sağlamak ve bağımsız bir büyüme modeli oluşturmak, Türkiye'nin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.