Gittikçe derinleşen ekonomik kriz, borç yükü içinde kıvranan yurttaşların geçimini zorlaştırdıkça zorlaştırıyor.

Son dönemde Türkiye, her kesimden vatandaşı etkileyen ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya. Kadıköy'de ANKA'ya konuşan yurttaşlar, geçim sıkıntısını açıkça dile getirerek 'Yaşama hakkımız yok mu bu ülkede?' gibi ifadelerle durumu özetliyor. Ekonomik zorluklar, kredi kartı kullanımı ve borçlanma ile daha da derinleşirken, yaşları 68'i bulan bazı yurttaşlar, emekli maaşlarının yetersizliğinden dert yanıyor. Örneğin, bir vatandaş yalnızca 14,5 lira emekli maaşı aldığını belirtirken, başka bir yurttaş 1000 liranın bile yetmediğinden yakınıyor. Bu durum, Türkiye'deki düşük gelir grubunun neredeyse her alanda zorlandığını gösteriyor. İktidar sözcüleri, sık sık enflasyonun düşeceğini belirtmesine rağmen, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın yıllık faiz oranını yüzde 46'ya yükseltmesi, mevcut ekonomik gerçeklerle çelişiyor. Bu karar, borç yükü altındaki vatandaşlar için daha fazla sıkıntı anlamına geliyor. Özellikle yurttaşların kredi kartı kullanma oranları oldukça yüksek. Kadıköy'deki bir pazarcıya göre, pazarda yapılan alışverişlerin yüzde 40'ı kredi kartıyla gerçekleşiyor. Bu, vatandaşların borçlanmasının ve maddi durumlarının kötüleşmesinin bir göstergesi. Türkiye'deki ekonomik tablo, halkın geleceğe dair belirsizliği ve umutsuzluğu ile derinleşirken, SONAR’ın anket sonuçları, halkın yüzde 62'sinin parasal durumunda gerileme yaşadığını ortaya koyuyor. Bu da gösteriyor ki, halk, gelecekte Türkiye ekonomisinin daha kötü olacağını düşünüyor ve bu durum, toplumda genel bir karamsarlık yaratıyor. Bütün bu veriler, Türkiye'deki sosyal yapının da ne kadar sarsıldığını ve insanların hayat standartlarının hızla düştüğünü gözler önüne seriyor. Ekonomik kriz sadece bireyleri değil, toplumun genel yapısını etkilemekte ve bu durum, Türkiye'nin sosyal dengesini tehdit etmektedir. Vatandaşın, gelir seviyesindeki düşüş ve geçim zorluğu karşısında yaşadığı umutsuzluk, ilerleyen günlerde daha da görünür hale gelecektir.