2025 yılının Nisan ayı sonlarında Güney Asya’da tansiyon tehlikeli bir biçimde yükseldi. Hindistan, Cammu Keşmir’de gerçekleştirilen ve 26 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Pahalgam saldırısını Pakistan destekli militanlarla ilişkilendirerek 24 Nisan’da Pakistan topraklarında Balakot’a bir hava harekâtı gerçekleştirdi. Bu saldırıya karşılık olarak Pakistan da, sınır bölgesinde Hint savaş uçaklarına yönelik misilleme yaparak, beş uçağın düşürüldüğünü duyurdu. Olayların ardından her iki taraf uluslararası hukuk ihlalleriyle birbirlerini suçlayarak, bölgedeki gerilimin oldukça boyutlu bir hale gelmesine sebep oldu.
Hindistan, gerçekleştirdiği hava harekâtını 'terörizme karşı meşru müdafaa' hakkını kullanarak savunurken, Pakistan, sınırlarının ihlal edildiğini ve sivil yerleşimlere zarar verildiğini belirtti. Hindistan Savunma Bakanı bu durumu 'ulusal güvenlik için zorunlu bir yanıt' olarak tanımlarken, Pakistan Başbakanı, itirazlarını 'savaş provokasyonu' ve 'barışı sabote etme girişimi' olarak nitelendirdi. Bu tür açıklamalar, her iki ülkenin de nükleer silahlanmaya sahip olmasının getirdiği risklerle birleşince, dünya kamuoyunun dikkatini tekrar bu çatışmanın üzerine çekti.
Keşmir, Hindistan-Pakistan çatışmasının odak noktası olmayı sürdürüyor. 1947’den beri süregelen bu kriz, İngiltere'nin Hindistan'dan çekilmesiyle başlamış ve o tarihten bu yana birçok savaş ve çatışmaya zemin hazırlamıştır. Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Cemal Demir'in de belirttiği gibi, Keşmir sadece bir toprak değil, aynı zamanda ulusal kimliklerin ve egemenlik mücadelelerinin sembolü haline gelmiştir. Bu bölgedeki kriz dinamiği, bölgesel çatışmaları uluslararası güvenlik tehditlerine dönüştürebilecek bir potansiyele sahip.
Hindistan’ın 2019’da Cammu ve Keşmir’in özel statüsünü kaldırması, Pakistan için bu durumu daha da karmaşık hale getirmiştir. Diplomasi yerini sert askeri yığınaklara ve karşılıklı suçlamalara bırakmışken, günümüzde her iki ülke de askeri gücünü artırmakta ve siber yeteneklere yönelik yatırımlar yapmaktadır. Bu durum, bölgedeki gerilimi artırmakla kalmayıp, hibrit savaş ve dijital sabotaj risklerini de gündeme getirmiştir.
Son gerginlikte ABD, Çin, Rusya ve AB gibi uluslararası aktörlerin devreye girmesi, taraflara itidal çağrısında bulunmasına ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin acil toplantı kararı almasına yol açtı. Ancak bu tür diplomatik çabalar, tarafların geçmişteki tecrübe ve stratejileri ile tartışmalı bir şekilde bağlanacaktır. Hindistan, Pahalgam saldırılarını kendi iç politikası açısından değerlendirirken, Pakistan’ın sert bir tepki vermesinin tarihsel bağlamda önyargılı sonuçlar doğurabileceği göz ardı edilmemelidir.
Gelecekte, ya bir savaş kapıda olacak ya da taraflar mevcut gerilimleri düşürmek adına bir diyalog sürecine girecektir. Ancak mevcut durum, her iki ülkenin de iç siyasette yaşadığı sorunlar ve uluslararası kamuoyunun baskıları nedeniyle, yalpalama ve çözümsüzlüğü de beraberinde getiriyor. Çatışmanın suça dönüşüm süreci, sivil halkın bu süreçten ne derece zarar göreceğini gözler önüne seriyor. Uluslararası toplumun çözüm için liderlik rolü alması, barışın yeniden sağlanması açısından kritik bir öneme sahip. Zira Hindistan’daki sosyal patlamalar, çatışmanın daha geniş bir boyut kazanma potansiyelini arttırmaktadır.
Tarafsızlık Analizi
Tarafsızlık Puanı:
75/100
Tarafsız
Taraflı
Bu haber 24 farklı kaynaktan analiz edilmiştir.
Tarafsızlık Değerlendirmesi: Okunan haber, Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışma sürecini ele alırken taraflardan birinin (Hindistan) eylemlerini daha olumsuz bir çerçevede yorumlarken, diğer taraf (Pakistan) açısından ise ölçümlü bir savunma dili kullanmıştır. Bu durum, haberin önemli bir kısmında objektiflikten uzak laflara yer verdiği ve belli bir tarafı olumsuz gösterdiği anlamına gelir. Yazarların gözlemleri, belirli bir bakış açısına dayandığı için, taraflılık puanı yüksek verilmiştir.
Bu Makale Hakkında Önemli Sorular
