Kaydedilen makaleler

Henüz yer işaretlerinize herhangi bir makale eklemediniz!

Makalelere göz at
Newsletter image

Bültene Abone Olun

Yeni yazılar, haberler ve ipuçları hakkında bildirim alan 10 bin+ kişiye katılın.

Endişelenmeyin, spam göndermiyoruz!

KVKK Uyumluluğu

Web sitemizde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezleri kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek, Çerez Politikası, Gizlilik Politikası ve Kullanım Koşulları'nı kabul etmiş olursunuz.

Günlük Lif Takviyeleri, Kansere Yol Açan Kalıcı Kimyasalları Azaltabilir

Günlük Lif Takviyeleri, Kansere Yol Açan Kalıcı Kimyasalları Azaltabilir

Boston Üniversitesi’nde gerçekleştirilen yeni bir araştırma, günlük lif takviyesinin insan vücudunda biriken ve kanser riskini artıran "kalıcı kimyasallar" olarak bilinen PFAS seviyelerini azaltabileceğini ortaya koydu. Bu bulgular, Environmental Health dergisinde yayımlandı ve sağlıklı bir diyetin toksinlerin vücuttan atılmasında önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor.

Araştırma kapsamında, 18 ile 65 yaş arasında 72 erkek, dört haftalık bir süre zarfında incelendi. Katılımcılar, iki gruba ayrılarak her öğünden önce ya yulaf, mantar ve tohumlarda bulunan beta-glukan lifi ya da pirinç bazlı bir plasebo takviyesi aldı. Araştırmanın sonunda, beta-glukan lifi alan grubun kanındaki PFAS seviyelerinde ortalama %8 oranında bir azalma gözlemlendi. Bu azalma, özellikle PFOA ve PFOS türleri açısından kayda değerdi.

PFAS (per- ve polifloroalkil maddeler), çevre koşullarında doğal olarak parçalanmayan ve vücutta uzun süre kalan zararlı kimyasallar olarak biliniyor. Yangın söndürme köpüklerinde, yapışmaz pişirme kaplarında ve leke tutmaz kumaşlarda sıklıkla kullanılan bu maddeler, zaman içinde vücutta birikerek hormonal dengesizlikler ve kanser riskine katkıda bulunabiliyor.

Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), PFOA'yı "Grup 1" kanserojen olarak sınıflandırırken, PFOS'u "Grup 2" kategorisine dahil ediyor. Her iki kimyasal da endokrin sistem üzerinde bozucu etkiler yaratarak, özellikle meme ve yumurtalık gibi hormona duyarlı kanser türlerinin riskini artırdığı belirtiliyor.

Beta-glukan lifinin işlevi, sindirim sisteminde bir jel oluşturarak PFAS’ın bağırsağa bağlı safra asitlerine tutunmasını sağlamak. Bu sayede zararlı maddeler vücuttan dışkı yoluyla atılıyor. Bu süreç, kimyasalların kan dolaşımına karışmasına mani olarak potansiyel sağlık risklerini azaltıyor. Ayrıca lif, kabızlığı önleyerek bağırsak hareketlerini düzenliyor ve dışkının kolonla temas süresini kısaltarak iltihap ve hücre mutasyonlarına karşı koruma sağlıyor, bu da kolon kanseri riskinin düşmesine yardımcı oluyor.

Ancak araştırmacılar, her lif türünün PFAS üzerinde aynı etkiye sahip olmayabileceği konusunda uyarıyor. Farklı lif çeşitlerinin etkisini anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Ayrıca, dört haftalık bu çalışmanın sınırlı sonuçlar sunduğu, çünkü PFAS kimyasallarının vücutta iki ila yedi yıl arasında kalabildiği de ifade ediliyor.

ABD'de nüfusun %90'ı, günlük önerilen lif miktarı olan 22-34 gramı tüketmemektedir. Bu durum, yalnızca PFAS değil, aynı zamanda kolon kanseri gibi diğer sağlık risklerini de artırıyor.

Boston Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, "PFAS’ın toksik etkileri konusundaki endişeler giderek artıyor. Ancak bu kimyasalların vücuttan atılmasını hedefleyen bilimsel çalışmalar oldukça sınırlı. Bulgularımız, basit bir diyet değişikliğiyle bu toksinleri azaltmanın mümkün olabileceğini gösteriyor" şeklinde açıklamalarda bulundular.

Tarafsızlık Analizi

Tarafsızlık Puanı:
25/100
Tarafsız Taraflı
Bu haber  17  farklı kaynaktan analiz edilmiştir.
Tarafsızlık Değerlendirmesi: Haber, bilimsel bir araştırmanın bulgularını aktardığı için genel olarak tarafsızdır. Ancak, günlük lif alımının sağlık üzerindeki olumlu etkileri vurgulandığı için hafif bir yanlılık içerebilir. Tarafsızlık derecesi, bu durumu yansıtacak şekilde 25 olarak değerlendirilmiştir.

Bu Makale Hakkında Önemli Sorular

Düşün ve Değerlendir

Bu konuyla ilgili: