Erbil (Rûdaw) – ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yardımcısı Tommy Pigott, Rûdaw'a yaptığı açıklamada, İran'ın nükleer programı hakkında Washington'un tutumunu netleştirdi.
Pigott, ABD'nin kıdemli danışmanı Steve Witkoff'un İran rejimine ayrıntılı bir teklif sunduğunu duyurdu. Sözcü Yardımcısı, İran rejimini bu teklifi kabul etmeye teşvik ettiklerini ve bunun, İran'ın çıkarına olduğuna dikkat çekti. ABD’li yetkili, İran’ın nükleer silah edinmesi konusundaki kararlı tutumlarını yineleyerek, "İran rejimi asla nükleer silaha sahip olamaz" ifadesini kullandı.
Pigott, bu süreçte hassas meselelerin kamuoyunda müzakere edilmesinin ABD'nin ulusal çıkarlarına ters olduğunu vurgularken, Özel Temsilci Bucha tarafından sunulan teklifin İran için önemli olduğunu aktardı. Yetkili, "İran rejimini bu teklifi kabul etmeye teşvik ediyoruz; bu onların çıkarına olacaktır" dedi.
2025 yılı itibariyle İran ile ABD arasındaki ilişkilerin yeniden istikrara kavuşması, iki ülke için kritik bir dönüm noktası olabilir. Önümüzdeki süreçte, nükleer müzakerelerin yeniden başlaması, sadece ikili ilişkilerde değil, Ortadoğu’nun genel güvenlik yapısında da dönüştürücü bir etki yapabilir.
Bununla birlikte, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, yaptığı açıklamalarda Avrupa ülkelerini, İran'ın nükleer programına yönelik tutumları nedeniyle sert bir dille eleştirdi. Arakçi, "Avrupa üçlüsü yeni bir stratejik hatanın eşiğinde" ifadesiyle, geçmişte yaşanan krizlerin tekrar etmesi konusunda uyarıda bulundu. Arakçi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile sürdürdükleri iş birliğine rağmen, ülkesinin yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçlanmasının temelsiz olduğunu vurguladı.
UAEA’nın 31 Mayıs tarihli raporunda, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoku dikkat çekici oranda artmış durumda. Bu gelişmeler üzerine, İngiltere, Almanya ve Fransa'nın, İran dosyasını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne taşımayı planladığı bildirildi. Eğer bu dosya BMGK gündemine gelirse, İran’a yönelik yaptırımların yeniden devreye sokulması ihtimali doğabilir.
Tüm bu gelişmeler ışığında, müzakerelerin kurumsallaşması ve karşılıklı güvenin pekiştirilmesi daha büyük bir önem kazanıyor. Başta ABD olmak üzere uluslararası aktörlerin, bu süreçte arabulucu rolü üstlenmesi, kalıcı çözümler için kritik bir fırsat sunabilir.
Tarafsızlık Analizi
Bu Makale Hakkında Önemli Sorular
