ABD ve İsrail, İran’ın nükleer programını engelleyerek rejim değişikliği hedefliyor
ABD ve İsrail, İran’ın nükleer programını durdurmayı, Tahran yönetimini nükleer silah elde etme potansiyelinden daha çok, rejim değişikliğine götürecek bir dış basınç olarak değerlendirmektedir. Bu iki ülke arasında bu amaç doğrultusunda bir işbölümü olduğu görülmekte; ABD müzakerelerle, İsrail ise askeri harekâtlarla İran'ın nükleer faaliyetlerini durdurmayı hedefliyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu, kendi halkının bir kısmının karşı olmasına rağmen İran'ın zenginleştirilmiş uranyumunun birkaç gün içinde bir düzine nükleer silah yapımına yeterli olduğunu iddia ederek, saldırılarına meşru zemin sağlamaya çalışıyor. Oysaki yapılan açıklamalar, İsrail’in nükleer silahlara sahip olduğunu ve İran’ın ise böyle bir kapasiteye sahip olmadığını işaret eden ABD belgeleri ile çelişiyor.
Obama döneminde yapılan nükleer anlaşma, Trump’ın Beyaz Saray'a geçişiyle birlikte sona erdi. Trump, anlaşmayı yeniden müzakere etme niyetini belirtmekle birlikte, bu süreçlerin arka planda İsrail'in saldırgan eylemlerini perdelerken yaşandığı dikkat çekmektedir.
Trump’ın çelişkili açıklamaları, bu karmaşık durumu daha da büyütüyor; sosyal medya üzerinden İran’ı uyarırken bir yandan da İsrail’i destekleyen tutumlar sergilemesi, ABD’nin politikalarının tutarsızlığına işaret ediyor.
İsrail'in saldırıları,ABD desteğiyle gerçekleşiyorİsrail’in gerçekleştirdiği son hava saldırıları, ABD istihbaratı ve desteği ile yapılmakta. Saldırılarda 200 İsrail uçağının kullanılması, önceden ABD üslerinde konuşlanmış uçakların da dahil olduğunu düşündürmektedir. Bu durum, bölgedeki dengeleri değiştirebilir ve yeni bir askeri çatışmaya yol açabilecek bir soruna dönüşebilir.
Uluslararası Tepkiler ve Avrupa’nın İkiyüzlülüğüAvrupa ülkelerinin tutumu ise eleştiriliyor; İsrail’i kurban olarak göstermeye çalışmaları, bir insanlık suçu olarak nitelendirilmekte. Bu ülkeler, İran’ın İsrail’e yanıt verme hakkına karşı ise daha temkinli ve itidalli bir yaklaşım sergilemektedir. Doğu Akdeniz'deki gerginlikler, bölgedeki diğer ülkelerin tutumları üzerinde de etkili olabilir; zira ABD ve İsrail’in çıkarlarına dayanan bir mücadelenin, bu ülkelerin ulusal güvenliklerine tehdit oluşturabileceği mahiyette bir gelişime yol açabilir.
İran’a karşı yeni bir strateji ve sonuçlarıİran’ın nükleer silah üretme kapasitesinin, son istihbarat raporları tarafından çok da yakın olmadığı yönündeki açıklamalar, Trump yönetiminde rahatsız edici detaylar olarak iddiaları çürütebilir. Ancak mevcut durum, Amerikan istihbaratının tartışmalı ve çok boyutlu yapısını gözler önüne seriyor.
İran’dan gelen tepkilerin, çatışmaların daha da derinleşmesi korkusunu artırdığına dikkat çekilmektedir. Trump yönetimi, bölgeye ekstra askeri varlıklar gönderme kararını alırken, bu durum Orta Doğu’daki dinamikleri ve ciddi bir risk faktörünü beraberinde getiriyor. Böylelikle, olası bir askeri çatışmanın kapıları aralanırken, ABD’nin dış politikasında yaşanacak değişikliklerin neler olacağı merak konusu olmaya devam ediyor.
Sonuç olarak, ABD ve İsrail’in İran politikasında yürüttükleri çelişkili stratejiler, bölgedeki ülkeler için de ciddi tehditler oluşturuyor ve uzun vadede daha karmaşık ve tehlikeli bir duruma yol açabilir.
Tarafsızlık Analizi
Bu Makale Hakkında Önemli Sorular

Yorumlar