İstanbul'daki büyük depremin ardından depremlerde artış yaşanıyor

Son günlerde Türkiye’nin Kütahya iline bağlı Simav ilçesinde ardı ardına meydana gelen depremler, özellikle İstanbul'daki büyük depremin ardından halkta tedirginliğe yol açtı. 25 Nisan 2025 tarihinde Simav'da 4.6 büyüklüğünde bir deprem kaydedilirken, sonrasında 3.4, 3.9 ve 4.1 büyüklüğündeki artçı sarsıntılar halkı kaygılandırdı. Yer bilimciler, bu depremlerin, geçmişteki büyük depremlerden kalan stresin boşalması sonucunda meydana geldiği görüşündeler. Depremde can kaybı yaşanmadığı ve ilk belirlemelere göre, Simav şehir merkezinde ya da çevre illerde herhangi bir olumsuzluk meydana gelmediği ifade ediliyor. Kütahya’nın yerel yöneticileri ve kamu kurumları, depremlerin ardından anlık değerlendirmelerde bulunarak, bölgede herhangi bir hasarın söz konusu olmadığını belirttiler. Vali Musa Işın, olumsuz durum ve ihbarın bulunmadığını dile getirdi. Ancak, yaşanan depremler sonrası bazı binalarda ufak çaplı çatlaklar tespit edilmiş. Bu durumda halkın ortak korkusu, ertelenmiş büyük bir deprem ve onun vereceği hasarlar. Nitekim, önemli bilim insanları, Kütahya'nın bu bölgesinde geçmişte yaşanan depremlerle karşılaştırıldığında, meydana gelen yeni sarsıntıların küçük ölçekli bir aktivite olarak değerlendirildiğini ve panik oluşturacak bir durum olmadığını belirtiyorlar. Kandilli Rasathanesi ve AFAD gibi kurumların sürekli izleme ve değerlendirme süreci, halkın bu tür doğal afetlere karşı daha hazırlıklı olmasını sağlamakta. Bununla birlikte, bu tür olaylar, inşaat standartlarının gözden geçirilmesi ve eski binaların yenilenmesi gerekliliğini de gözler önüne seriyor. Özellikle depremlerin sıkça yaşandığı Türkiye'de, afet sonrası hızlı ve etkin müdahale, yerel yönetimlerin sorumluluğundadır. Bu durum, toplumun psikolojik sağlığı açısından da önem taşımakta. Deprem sonrası yaşanan korku, bireylerin günlük yaşam aktivitelerini etkileyebilir. Uzmanlar, eğitimler ve düzenli bilgilendirmelerin, bu tür durumlarda halkın paniğini azaltacağı görüşünde. Sonuç olarak, bu yazı ile beraber, halkın ve ilgili kurumların depremlere karşı nasıl bir yaklaşım içinde olduğunu görmekteyiz. Bu tür olaylar, sadece fiziksel değil, sosyal ve duygusal etkileriyle de ele alınmalıdır. Deprem gerçeği, Türkiye'nin bir parçasıdır ve buna hazırlık yapmak, en önemli konulardan biridir.