İzmir'de Filistin İçin Yürüyüş Düzenlendi; İstanbul'da Polis Engeli Yaşandı

İzmir'de gerçekleşen yürüyüş, Filistin'deki insan hakları ihlalleri ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına dikkat çekmek amacıyla düzenlendi. İzmir Sivil Toplum Platformu (İSTOK) ve AKP İzmir İl Teşkilatı'nın işbirliğiyle düzenlenen etkinlikte yaklaşık 5 kilometre boyunca kalabalık, çeşitli sloganlarla yürüdü. Sloganlar arasında 'Nehirden denize özgür Filistin' ve 'İzmir uyuma, insanlara sahip çık' gibi ifadeler bulunmaktaydı. Diğer yandan, İstanbul'da CHP'nin düzenlemek istediği yürüyüş polis tarafından engellendi ve bu durum, katılımcılarla polis arasında çatışmalara yol açtı. İzmir'deki etkinlikte yer alan politik figürler, özellikle AKP ve MHP'ye mensup isimlerin katılımı, yürüyüşün siyasi bir mesaj taşıdığını ortaya koyuyor. Bununla birlikte, yürüyüşte taşınan Türk bayrakları ve 'İslam Sancağı', Filistin meselesinin sadece bir insanlık dramı olmaktan ziyade, ideolojik bir mesele olarak algılanmasına yol açıyor. Bu bağlamda, İstanbul 2 No.lu Barosu ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının başlattığı imza kampanyası da, uluslararası adalet mekanizmalarına seslenilmesi açısından önem taşıyor. Kampanyaya destek veren isimlerin, Filistin meselesinin uluslararası hukuktaki yansımalarını, insan hakları çerçevesinde ele alarak, Türkiye'nin bu konuda aktif bir konumda olmasını talep ettikleri anlaşılmaktadır. Kırşehir'de doktorların sessiz yürüyüşü ve Van'da yapılan etkinlikler, Türkiye'nin dört bir yanında Filistin'e yönelik destek eylemlerinin arttığını gösteriyor. Bu eylemler, yalnızca Filistin'deki insani durumu değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası düzeyde kutuplaşmayı da derinleştiriyor. Filistin meselesi, Türkiye'de pek çok insan için bir kimlik ve varoluş meselesi olarak öne çıkıyor. Sonuç olarak, Türkiye'deki bu yürüyüşler, halkın Filistin'e olan duyarlılığını göstermenin yanı sıra, politik bir seçeneğin parçası olarak da algılanmaktadır. Siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının, bu tür olayları nasıl bir propaganda malzemesi haline getirdiği, medyanın bu durumu nasıl yansıttığı ise ayrı bir araştırma konusudur. Önümüzdeki süreçte bu tartışmaların devam edeceği aşikardır.