İşsizlik Oranı Mart Ayında Yüzde 7.9'a Geriledi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan mart ayı işgücü istatistiklerine göre, işsizlik oranı 0.3 puan düşerek yüzde 7.9 seviyesine geriledi. Bu sonuç, 2005 yılından bu yana kaydedilen en düşük işsizlik oranı olarak tarihe geçti. Ancak, bu veriler, ekonominin derinleşen sorunları ve işgücü piyasasındaki gerçek durumu yeterince yansıtmamakta. Resmi verilere göre, genç yaş grubundaki işsizlik oranı ise yüzde 15.1 olarak kaydedildi. Gençlerde işsizlik oranı erkeklerde yüzde 11, kadınlarda ise yüzde 22.6 olarak gerçekleşti. Ekonomik daralma ve derinleşen kriz, bu oranların gerçekte çok daha yüksek olduğuna dair işaretler sunmakta. İstihdam edilenlerin sayısı martta 391 bin kişi artarak 32 milyon 597 bine yükseldi, istihdam oranı ise erkeklerde yüzde 66.9, kadınlarda ise yüzde 31.9 olarak açıklandı. Ancak bu veriler Türkiye'deki işgücü pazarının cinsiyet eşitsizliğini de gözler önüne sermekte. Ayrıca, işgücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 71.6 iken kadınlar için bu oran yüzde 35.7’de kaldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 1 Mayıs Emek Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada, istihdamı güçlendirme, işgücü piyasasını yeşil ve dijital ekonomilere hazırlama konularında kararlılık vurgusu yaptı. Ancak, mevcut ekonomik veriler ve işsizlik oranları, bu ifadelerin gerçekleşme potansiyelini sorgulamakta. Öte yandan, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28.8 olarak hesaplandı ki bu veri daha gerçekçi bir tablo sunmakta. DİSK araştırmalarına göre, geniş tanımlı işsizlik oranı 2014 yılının en yüksek seviyelerine ulaştı. Mart ayı itibarıyla iş aramaktan umudunu kaybedenlerin sayısı 5.3 milyona çıktı. Bu durum, ekonominin altında yatan ciddi sorunların ve işgücü politikalarının yetersizliğinin bir yansıması. Kadın işsizliği, geniş tanımlı oranlarda yine en yüksek seviyeye ulaşarak yüzde 38.2 oldu. Sonuç olarak, TÜİK’in açıkladığı veriler hükümetin başarısını öne çıkarmak için kullanılan bir argüman olarak kalırken, gerçek işsizlik oranları daha fazla kaygı verici bir tablo çizmektedir. Ekonomik krizin derinleşmesine ve geniş tanımlı işsizlik oranlarının kayda değer bir artış göstermesine rağmen, açıklanan verilerin politik yönlendirmesi olduğu aşikârdır.