Papa Françesko’nun naaşı dün Vatikan’ın Aziz Petrus Bazilikası’na taşınıp ziyarete açıldı

Papa Françesko’nun naaşının Vatikan’ın Aziz Petrus Bazilikası’na taşınması ve halkın ziyaretine açılması, dünya genelinde büyük yankı uyandıran bir olay oldu. 88 yaşında hayatını kaybeden Papa’nın naaşının korunması amacıyla geçici bir mumyalama işlemine tabi tutulduğu bilgisi, ölen papaların mumyalanması konusunda tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Papa Françesko’nun geçici mumyalama işlemi İtalyan Ulusal Tanatopraksi Enstitüsü’nün (INIT) kurucusu Andrea Fantozzi tarafından açıklandı. Bu işlem, doğal çürüme sürecini yavaşlatmayı ve ölünün daha doğal bir görünüm kazanmasını amaçlıyor. Bunun yanı sıra, Francis’in cenaze törenine katılacak devlet liderlerinin listesi de dikkat çekici. ABD Başkanı Donald Trump’ın da aralarında bulunduğu birçok dünya liderinin katılım gösterecek olması, Papa'nın etkisinin uluslararası düzeyde ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Yeni papa adayları tartışmaları da hız kazanmışken, muhafazakâr kardinal Raymond Leo Burke’nin adı özellikle öne çıkıyor. Burke, geçmişte Papa Françesko ile yaşadığı anlaşmazlıklar ve desteklediği geleneksel yolla biliniyor. Dolayısıyla, Papa Françesko’nun ölümünün ardından papalık için muhalefet eden bir figürün öne çıkması, kilise içinde yeni bir tartışma sürecini tetikleyebilir. Öyle ki, Papa Françesko, hayatı boyunca barış, eşitlik ve adalet temalarını benimseyen bir lider oldu. Görev süresi boyunca birçok kez Gazze'deki çatışmalara atıfta bulunarak, dünya üzerinde barış çağrısında bulunmuştu. Bu bağlamda, François'un ölümünün ardından üst düzey devlet liderlerinin cenaze törenine katılımı, onun mirasındaki bu değerleri yüceltmek adına önemli bir fırsat sunuyor. Ancak, bu siyasi arka planda yaşananların yanı sıra, Papa'nın ölümünün ardından toparlanan Kayrısel amberin de durumunu düşünmek gerekir. İtalya ve diğer Avrupa devletlerinin, Papa'nın geçirdiği sağlık sorunları ve ölüm süreci üzerine daha önce verdiği samimi tepkiler, dünya genelinde Katolisizm'in geleceğinin şekillenmesi açısından önemli bir referans noktası olacak. Küresel politikalar bağlamında, Papa'nın hayatını kaybetmesi, toplumları nasıl etkilediği ve Hristiyan camiasının din adamları üzerindeki etkisi üzerine uzun süreli tartışmalar yaratacaktır. Mezhepler arası diyalog ve anlaşma konularındaki ilerlemeleri yavaşlatması muhtemel olan bu yeni dönemde, gelecekteki papalık seçiminin sonuçları, yalnızca Katolik dünyayı değil, aynı zamanda uluslararası politikayı da etkileyebilir.