Son yıllarda gençler arasında protein tozu kullanımı hızla artarken, bu popüler alışkanlık beraberinde birçok sağlık riskini de getiriyor.

Son yıllarda gençler arasında protein tozu kullanımı, vücut geliştirme ve kas yapma amacıyla hızla artarken, bu popülaritenin arkasında yatan riskler de giderek daha fazla dikkat çekmeye başladı. Medipol Mega Üniversite Hastanesi'nden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral'ın uyarılarına göre, protein tozlarının aşırı ve bilinçsiz kullanımı, gençlerin sağlıklarına birçok açıdan zarar verebiliyor. Prof. Göral, protein tozlarının genellikle süt, yumurta, soya ve peynir altı suyu gibi bileşenlerden oluştuğunu ancak bu ürünlerin içinde toksik maddeler ve anabolik steroidler gibi zararlı bileşenler de olabileceğini belirtiyor. Bu durumu ele alırken, gençlerin protein tozlarını neden bu kadar popüler hale getirdiklerini anlamak önemli. Modern yaşamın getirdiği fiziksel görünüş baskısı, gençlerin kas yapma isteği ve daha fit görünme arzusu, protein tozlarına olan yönelimi artırıyor. Ancak bu görünüm erkenden elde edilmek istendiğinde, sağlık riskleri göz ardı edilebiliyor. Protein tozlarının yanlış kullanımının ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Göral, bu takviyelerin karaciğer, böbrek ve kalp üzerindeki olumsuz etkilerini net bir şekilde ifade ediyor. Alkolle birlikte kullanıldığında risklerin daha da arttığını ve bazı gençlerin bu durumdan kaynaklanan sağlık problemleri nedeniyle hayatlarını kaybettiğini belirtiyor. Göral’ın önerisi ise gençlerin, protein tozları yerine sağlıklı ve doğal gıdalara yönelmeleri yönünde. Günlük diyetlerinde organik ürünlerin ve yeterli protein kaynaklarının yer almasının, sağlık açısından çok daha faydalı olduğunu ifade ediyor. Bu durum, sağlıklı bir yaşam tarzının önemini tekrar gündeme getiriyor. Beslenme alışkanlıklarını iyileştirmek, yaşam kalitesini artırmak kadar gençlerin uzun vadede sağlıklarını korumaları açısından da kritik bir öneme sahip. Sonuç olarak, gençlere yönelik protein tozu kullanımı tavsiyeleri sırasında farkındalığın artırılması ve bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması büyük bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor.