Uluslararası Sperm Bağışında Kritik Düzenleme Açığı
Son günlerde ortaya çıkan çarpıcı olay, sperm bağışı sürecinde kaç donörden ne kadar sperm kullanılabileceğine dair uluslararası düzeyde kabul görmüş düzenlemelerin eksikliğini gözler önüne serdi. Uzmanlar, tek bir donörden alınan spermin birden fazla ülkede çok sayıda çocukta kullanılmasının sosyal, psikolojik ve tıbbi riskler taşıdığı konusunda uzun süredir uyarılarda bulunuyordu.
2008 ile 2015 yılları arasında doğan onlarca çocuğu kapsayan bu vakada, ciddi bir tıbbi sorunun ortaya çıkması sonucu, birçok aileyi takip etmek ve durumlarını izlemek büyük bir zorluk haline geldi. Fransa’daki Rouen Üniversitesi Hastanesi’nden biyolog Dr. Edwige Kasper, Milano’da düzenlenen Avrupa İnsan Genetiği Topluluğu’nun yıllık konferansında, "Avrupa genelinde tek bir donörden doğan çocuk veya aile sayısına sınırlama getirmemiz şart" dedi.
Genetik Tehditler Ortaya Çıktı
Kasper, tüm sperm donörlerine tam genom dizilemesi yapılamayacağını belirterek, "Ancak bu, genetik hastalığın anormal derecede yayılması anlamına geliyor. Avrupa genelinde her erkeğin 75 çocuğu yoktur," ifadelerini kullandı.
Olay, iki ailenin çocuklarının nadir görülen bir genetik varyantla ilişkili kanserlere yakalandığını fark etmesiyle ortaya çıktı. Avrupa Sperm Bankası, TP53 adı verilen bir gendeki varyantın donörün bazı spermlerinde bulunduğunu doğruladı. 2008’de yapılan bağış sırasında bu varyantın kansere yol açtığı bilinmiyordu. Kullanılan standart tarama yöntemleriyle bu varyant tespit edilememişti ve donör o dönemde sağlıklı görünüyordu.
Li-Fraumeni Sendromu ve Kanser Riskleri
Ancak Kasper’ın laboratuvarında yapılan analiz, bu mutasyonun Li-Fraumeni sendromu gibi ciddi kalıtsal kanser yatkınlıklarına neden olabileceğini ortaya koydu. Li-Fraumeni sendromu, genç yaşta başlayan kanker türlerini (yumuşak doku sarkomu, osteosarkom, meme kanseri gibi) içermekte ve bu durumda taşıyan çocukların düzenli olarak tetkiklere tabi tutulması gerekmektedir.
Küresel Düzenlemeler Eleştiriliyor
Avrupa genelinde 67 çocuğun doğmasına neden olan bu sperm donörünün taşıdığı gen mutasyonu, çocuklardan 23’üne geçerken, bunlardan 10’u lösemi ve non-Hodgkin lenfoma gibi kanser türlerine yakalandı. Vaka, sperm bağışı yoluyla doğan çocuklar arasında genetik hastalıkların yayılımına dair ciddi etik ve bilimsel tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
Raporlar, ailenin fark etmesiyle yaşanan bu skandalın, doğurganlık klinikleriyle iletişime geçmesiyle gün yüzüne çıktığını belirtiyor. Kliniklerin yaptığı genetik testler sonucu çocuklarda TP53 varyantı saptandı. Kasper bu konuda, "Bu mutasyonu taşıyan çocuklar, genetik danışmanlık almalı ve düzenli olarak MR ve ultrason gibi ileri görüntüleme testlerinden geçmeli" dedi.
Uzmanların Çağrısı ve Sağlık Uyarısı
Uzmanlar, genetik hastalık taşıyan sperm bağışlarının toplum sağlığı açısından ciddi tehlikeler barındırdığını vurgularken, ülkeler üstü düzenlemeler ile bağışçı sayısına sınır getirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca, bağıştan doğan çocukların daha erken yaşlarda genetik taramadan geçirilmesi ve sağlık sistemlerinin bu bireyleri takibe alması gerektiği konusunda kamuoyuna uyarılarda bulunuyorlar.
Kamuoyuna duyuru olarak, 2008–2015 yılları arasında Avrupa Sperm Bankası aracılığıyla çocuk sahibi olan ailelerin, ilgili sağlık kurumlarıyla iletişime geçerek genetik danışmanlık almaları hayati şekilde önemlidir.
Tarafsızlık Analizi
Bu Makale Hakkında Önemli Sorular
