Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz kararı sonrası gözler mevduat faizlerine çevrildi

Son günlerde dünya genelinde yaşanan ekonomik dalgalanmalar, özellikle Türkiye'nin para politikası üzerinde büyük bir etki yarattı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), merakla beklenen bir faiz artırımına gitti ve politika faizini yüzde 42,5’ten yüzde 46’ya yükseltti. Bu karar, piyasalarda olumlu karşılanırken, TL'nin değer kazanmasına da katkıda bulundu. Ancak, artan faiz oranları, tüketiciler ve şirketler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Yatırımcılar, TCMB'nin çözümünün geçici olup olmadığını sorgularken, yükselen enflasyonist baskılar ve döviz kurundaki dalgalanmaların devam etmesi, Türkiye ekonomisinin geleceği için belirsizlik devam etmekte. Son dönemde Türkiye’nin döviz rezervlerinin azalması, yabancı yatırımcıların Türkiye varlıklarını satması ve iç talepteki düşüş, ekonomideki kaygıları artıran diğer faktörler. Ekonomistlerin görüşlerine göre, TCMB'nin bu hamlesi, enflasyon beklentilerini düşürmek ve TL’nin değerini artırmak adına gerekliydi. Ancak, daha önceki faiz indirimlerinin getirdiği yükler nedeniyle especially düşük gelirli tüketiciler ve yüksek bir borç yükü olan şirketler üzerinde ek bir baskı oluşturabilir. Faiz oranlarını artırmak, enflasyonu kontrol altına almak için bir seçenek olsa da, büyüme ve tüketim üzerindeki daralmanın etkisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, ABD ticaret politikalarının etkisi ve küresel piyasalardaki belirsizliklerin devam etmesi, Türkiye'nin ihracat potansiyelini de tehdit ediyor. Bu durum, Türk lirasının değer kaybetmesiyle sonuçlanabilir ve herkesin beklediği enflasyonu artırabilir. Sonuç olarak, TCMB’nin atmış olduğu bu adım, Türk ekonomisini dengelemek adına önemli bir hamle olsa da, sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri barındırıyor. Faiz indirimlerinin önümüzdeki dönemlerde tekrar gündeme gelip gelmeyeceği ise, yurtiçi ve yurtdışı piyasalardaki gelişmelere sağlam bir biçimde bağlı görünüyor.