Yeni Araştırmaya Göre, Dijital Bilince Sahip Yaşlı Bireylerin Bilişsel Bozukluk Riskleri Düşüyor

Son yıllarda, yaşlı bireylerin teknolojiyi nasıl kullandığına dair dikkate değer gelişmeler yaşandı. Nature Human Behaviour dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, yaşlı yetişkinlerin teknoloji kullanımının bilişsel bozukluklarla olan ilişkisini ele alıyor. Araştırma, dünyanın dört bir yanından 50 yaş ve üzeri 411.000'den fazla katılımcının verilerini inceliyor ve dijital bilince sahip yaşlı bireylerin bilişsel bozukluk risklerinin daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Teknolojinin günlük hayatta ne denli etkili olduğunu göz önünde bulundurursak, araştırmanın bulguları dikkat çekici. Günümüzde 80 yaşında olan bireylerin yaşamı boyunca sayısız teknolojik gelişmeye tanıklık etmesi, onların dijital zekaya sahip olmalarını sağlıyor. Özellikle akıllı telefon, bilgisayar ve internet gibi araçların kullanımıyla sosyal ve bilişsel açıdan daha aktif bir yaşam sürmeleri mümkündür. Bu çalışma, bu teknolojilerin yaşlı bireylerde bilişsel işlevleri artırdığını ve dolayısıyla bilişsel bozukluk risklerini azalttığını gösteriyor. Maximilian Haas, bu konuda, teknolojinin sağladığı faydaların dikkat çekici olduğunu ve sadece yaşa dayalı değil, sosyoekonomik duruma bağlı faktörlerin de göz önünde bulundurulduğunda sonuçların değişmediğini vurguluyor. Ancak bu olumlu bulguların yanında, bazı uyarılar da var. Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, teknolojinin hafıza üzerindeki çift yönlü etkisine dikkat çekiyor. Bilgiye kolay erişim sağlasa da, bir bilgi bir tıklama uzağımızdaysa, onu kalıcı olarak öğrenme ve hatırlama ihtimalimizin düştüğünü belirtiyor. Bu duruma 'dijital amnezi' ve 'Google etkisi' gibi kavramlar ekleniyor. Ayrıca fazla ekran süresinin bireylerde dikkat ve odaklanma yetilerini olumsuz etkileyebileceği konusunda da uyarıyor. Sonuç olarak, bu yeni araştırmalar bilgisayar ve mobil teknolojilerin yaşlı bireylerin bilişsel işlevlerine olan katkısını vurgulurken, aynı zamanda dengeli bir teknoloji kullanımı gerektiğini de hatırlatıyor. Her ne kadar dijital ortamın sağladığı imkanlar genişlese de, teknolojiyle olan ilişkimizin niteliği burada kritik bir noktayı oluşturuyor. Tembelleşmemek ve bilgiyi eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmek, bilgi çağının bireyleri olarak üzerimize düşen önemli bir sorumluluk. Teknolojiyi akıllıca kullandığımızda, belirli avantajlardan yararlanabiliriz, ancak bununla birlikte şunu unutmamalıyız ki, aşırı bağımlılık kognitif işlevlerimizi olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle, teknoloji kullanımımıza dikkat etmemiz ve onu bilinçli bir şekilde, sağlıklı bir denge içerisinde benimsememiz gerekmektedir.