Yozgat mitinginden çıkan mesajlar: Tarım, ekonomi ve siyasal kimlik üzerine düşünceler

Kabul edelim, haklı olarak gönendik Yozgat mitinginden. Türkiye’nin Anadolu insanıyla ilgili olumsuz yorumların sıkça dile getirildiği bu şehirde, Cumhuriyet tarihinin en kalabalık mitinginin düzenlenmesi, sadece yerel bir başarı değil, aynı zamanda toplumsal bir mücadelenin sembolu olarak değerlendiriliyor. CHP ve liderliği, son dönemde muhalefet pratiğini daha da güçlendirerek, toplumla daha çok bütünleşme çabası içinde. Özellikle köylülerin ve çiftçilerin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekmek, onları anlamak ve seslerine kulak vermek, CHP'nin yeni bir yol haritası olarak öne çıkıyor. Miting öncesi, iktidarın çiftçilere yönelik ferahlatıcı adımlar atmadığı, hatta aksine cezalar düzenleyerek halkın nefesini daha da daralttığı gözler önüne serildi. İmamoğlu’na destek vermek amacıyla yapılan traktör eylemleri, aslında çok daha büyük bir dönüşümün habercisi. Bu dönüşüm, tarımsal üretimin ve kırsaldaki yaşam şartlarının korkunç bir şekilde kötüleştiğini gözler önüne seriyor. Tarım sektöründe yaşanan tükenmişlik, yalnızca üretimde değil, aynı zamanda tarımsal nüfusun da azalması ile kendini göstermektedir. Yozgat’taki mitinge katılan on binlerce kişi, ekonomik sistemin yarattığı adaletsizliklere karşı bir öfke ve umuttan oluşan bir tür “köylü isyanı” sergiledi. Tarım alanında başlayan bu isyan hareketleri, yalnızca kırsaldaki köylüleri değil, kentsel yaşam içinde kaybolmuş, geleceksizleşmiş işçi sınıfını da kapsamalı. Bu noktada Beyza isimli bir sokak işçisi ile Abdullah isimli bir çiftçi arasındaki sisli ilişki, farklı sosyal kesimlerin ve ekonomik sınıfların ortak sorunlarının bir yansıması olarak gözler önüne serilmelidir. AKP düzeninin yarattığı ekonomik sıkıntılar, tarımda yaşanan çöküş ve kırsaldaki boşalmanın etkileri, elbette ki toplumun farklı kesimlerini birleştiren bir siyasal eylem potansiyelinin geliştirilmesine önayak olabilir. Burada esas mesele, Beyza ile Abdullah’ı birleştirecek bir siyasal dili bulabilmekte gizlidir. Meseleyi yalnızca eleştiriye değil, aynı zamanda alternatif çözüm önerilerine dönüştürmek, muhalefetin geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir. Özgür Özel’in 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Anıtkabir’e yapacağı yürüyüş, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda bir direniş ve irade gösterisi olarak değerlendirilmektedir. Ekrem İmamoğlu’na yönelik tutuklama süreci gibi antidemokratik uygulamalara karşı yanıt vermek, CHP’nin ve muhalefetin bir sonraki adımı olarak ön plana çıkıyor. Bu bağlamda, Yozgat mitinginin başarısının, bir umut ışığı olarak toplumsal kesimlerin bir araya gelmesine ve daha geniş bir kitle hareketine dönüştüğü söylenebilir. Önümüzdeki süreçlerde, Yozgat’taki mitingin ruhu ve ekonomipolitik arka planı yeterince tartışılmalı ve doğru bir siyasal anlatı yapılandırılmalıdır.