Yükselen faizler ve fiyatlar, konut kredisi kullanımını azaltıyor

Son dönemde Türkiye'de konut kredisi kullanımı büyük bir daralma sürecine girmiş durumda. Yükselen faiz oranları ve artan yaşam maliyetleri, özellikle gençler ve orta gelir grubundaki bireyler için konut sahibi olmayı zorlaştırıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından açıklanan verilere göre, konut kredi stoku 2023 yılı itibarıyla sadece %8,54 oranında büyürken, tüketici kredileri içindeki payı %25'e kadar düşmüş durumda. Bu oran geçmiş yıllarda %49'lara kadar yükselmişti. Yüksek faiz oranları ve BDDK'nın Ağustos 2023'te getirdiği kısıtlamalar, kredi kullanımı üzerinde doğrudan etkili oldu. Uzmanlar, yeni konut kredi sisteminin özellikle yatırım amaçlı alımları engelleyerek, konut piyasasında ciddi bir yavaşlama yarattığını belirtiyor. Bunun yanı sıra, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, mart ayında ipotekli konut satışlarının oranı %16'nın üzerine çıkmasına rağmen, bu oranın yetersiz olduğunu vurgulayan uzmanlar, yüksek faiz oranlarının satış rakamlarına etki ettiğini kaydediyor. Ekonomideki belirsizlikler ve alım gücündeki düşüş, ev sahibi olma arzusunu daha da zorlaştırıyor. Gençlerin ev sahibi olabilme umutlarının azalması, gelecekteki aile yapısını da etkileyebilir. Evliliklerin azalması ve doğurganlık hızının düşmesi, bu durumun bir yansıması olarak görülebilir. Bankacılık sektörü açısından bakıldığında ise, konut kredi faiz oranlarının %3'ün üzerinde kalması, konut sahipliği hedeflerini oldukça yükseklere taşımaktadır. Analiz etmek gerekirse, konut kredisi pazarındaki bu daralma, bireylerin finansal durumunu doğrudan etkileyerek ekonomik büyümeyi engelleyici bir etki yaratıyor. Bunun yanı sıra, gelecekteki toplumsal dinamikleri ve demografik yapıyı da olumsuz yönde etkileyebilir. Yükselen faizler ve kısıtlamalar, yalnızca konut kredisi alanında değil, genel ekonomi üzerinde de dalgalanmalara yol açabilir. Gençlerin yaşam standartlarını düşüren bu durum, toplumun ekonomik olarak geri kalmasına neden olabilecek unsurların başında geliyor. Özellikle, ekonomik düzenlemelerin ve piyasa koşullarının bu durumu nasıl eğeceği, gelecekteki gelişmeleri büyük ölçüde belirleyecektir.